Influencing/Influencer kavramını artık duymayanımız kalmadı. Kısaca Influencerı sosyal medyada takipçileri üzerinde etkisi yüksek olan, geniş takipçi kitlesine sahip kullanıcılar şeklinde tanımlayabiliriz. Peki bu “De-influencing” nedir?
De-influencing; Tiktok’ta ortaya çıkan ve diğer mecralara yayılan, Tiktok’ta “#deinfluencing” hashtagi ile 200 Milyon izlenmenin üzerinde etkileşime ulaşan yeni bir sosyal medya trendi.
Temelinde Influencing kavramının pozitif yanlarını dezenforme etmeyi amaçlayan bu akım ayrıca muadil ürün influencerlarının ayağını da kaydıracak gibi durmaktadır. Global ölçekteki ekonomik kriz ve yüksek enflasyon trendlerinin iyiden iyiye hayatı etkilemeye başlamasından tetiklendiği tahmin edilen De-influencing akımı takipçilerine pahalı tüketim ürünleri ile olan deneyimleri üzerinden neden almamaları gerektiğini anlatıyor. Ancak bunu oldukça sert ve gerçekçi bir dille yapıyorlar.
Örneğin; Tiktok’da Katiehub isimli kullanıcı “Çöpün üzerine güzel ambalajlar koymanız, hala çöp olmadığı anlamına gelmez.”* şeklinde sert bir yorumla De-influencing akımına dahil oldu. Bu yaklaşım sadece bir markanın ürününü kötülemekle açıklanamamaktadır.
Aşırı tüketim, marka bağımlılığı, savurganlık gibi saplantılardan doğan bu akım özellikle Y ve Z kuşağında yoğun bir karşılık buluyor. Ürüne karşı tüketicinin düşünmesini sağlamayı amaçlarken, tüketiciyi ürünü tüketmemeye itmeye maddi olanakları daha gerçekçi ve işlevsel kullanmaya yönlendiriyor.
Ancak göz ardı edilmemesi gereken bir diğer gerçek, De-influencing yine de büyük bir reklam potansiyelini içinde taşıyor. Çünkü bu akım sadece ürünün neden alınmaması gerektiğini değil, yerine alabilecek alternatiflerin neden daha avantajlı olduğunu ikna üzerinden anlatısını kurguluyor. Günün sonunda tam bu noktada influencing ve De-influencing birbirine yakınlaşıyor.
De-influencing trendine ayak uyduran ve “Popüler bir ürünün almaya değer olup-olmadığı” yaklaşımıyla içerik üretimi yapan içerik üreticileri, böylece markalara yeni bir kapı da aralıyor. Markaların sadece yatayda değil dikeyde de rakiplerini yakından takip etmenin yanında, sadece muadil bir ürün önerisinden ziyade, alınan hizmet ya da ürünün kalitesinden beklentiyi karşılamaya da odaklanmaları gerektiğini bize gösteriyor.
Ekonomik parametrelerin global ölçekte böylesine bir alarm verdiği bu süreç aslında De-influencing akımını önemsemek için yeterli bir sebep olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü bu yaklaşım #recessioncore tartışmalarının da fitilini yeniden ateşledi. Lüks tüketim ürünlerinin yanı sıra böyle bir hayata sahip olanların, sahip olmayanlar tarafından hayatlarının, tüketim alışkanlıklarının yargılanması olarak da de-influencing akımı yorumlanmaktadır.
De-influencing, markaların kendilerine yeniden dönüp bakmalarının, hedef kitlelerini yeniden tanımlamalarının, markalarını yeniden konumlandırmalarının (Re-positioning) önemini ve bunun yanında tüketicilerine sürekli kulak vermenin önemine de değinen bir akım olarak karşımıza çıkmaktadır. Yani bu akım, içerik üreticilerinin sonunu getirmek bir yana dursun tüketicinin hangi içerik üreticisine, hangi iş birliğine güvenebileceği gibi sorularla kendine yeni bir yol açmaktadır.
Kaynakça:
https://www.tiktok.com/@katiehub.org
https://edition.cnn.com/videos/business/2023/02/03/deinfluencing-tiktok-contd-orig-fj.cnn-business
https://www.buzzfeednews.com/article/stephaniemcneal/deinfluencing-trend-tiktok
https://www.huffpost.com/entry/deinfluencing-trend_l_63e42b6de4b07f036b9a57b8
https://fashionmagazine.com/style/trends/recession-core/
https://fortune.com/2023/01/31/what-is-de-influencing-tiktok-trend/
Yazan:Enver Sedat Kurubaş