Her geçen gün gelişen teknolojiyle birlikte internet alışkanlıklarının da hızla değişime uğradığı bir dönemin içerisindeyiz. Artık insanların günün hangi saatinde, nerede ve nasıl erişim sağlayacakları, sınırları çizilemeyecek bir dijitalleşmenin içerisinde.  

Sınırları belirlenemeyen bu alanda insanlar; günlük yoğunlukları arasında her ihtiyaçlarını pratik gidermeye odaklandıkları gibi dijital hayatlarında da aynı pratikliğe ulaşmak istiyorlar. Uzun yazılar okumak yerine görsel hafızaya daha kolay hitap eden video içeriklerine yöneliyor ve bilgiye daha pratik şekilde ulaşıyorlar. Bu süreçte yazılı bir ortamdan izlemeye dayalı bir düzene doğru gidiliyor. Bunlardan yola çıkarak araştırmacılar önümüzdeki yıllarda web trafiğinin %80’den fazlasının video içeriklerinden oluşacağını öngörüyor.

Sosyal platformlara eklenen canlı yayın özellikleri ve yeni güncellemeler, hem kullanıcıların aktif etkileşimini elinde tutmaya devam ediyor hem de ilgilerini artırmalarını sağlıyor.

Peki bu aktif kullanıcılık markalara ne sağlıyor?

Markalar artık dijital ortamlarda bulunan videoların önlerine, aralarına reklam vererek dijital mecralarda reklam kuşakları yaratıyor. Bununla beraber hedef kitleleriyle aralarında anlık etkileşim sağlıyor, olumlu ve yüksek oranda feedbackler alabiliyor.

Yapılan reklam kampanyalarının değerlendirmeleri ve araştırmacıların verileri, müşterilerin ürün ile ilgili bir video izlediğinde ürünü satın alma olasılığının %60 oranla diğer reklam türlerinden daha yüksek olduğunu gösteriyor.

Youtube bu oranların neresinde yer alıyor?

Video denildiğinde akla ilk gelen platformlardan olan Youtube’da ise mobil video tüketimi her yıl %100 oranında büyüyor. Kişisel kanallarıyla belli bir popülerlik elde eden insanlar, kendi ürettiği videolara aldıkları reklamlarla hem kendilerine bir gelir hem de markalara büyük fayda sağlıyor. Bu nedenle markaların reklam yatırımında ilk tercih noktalarından biri olan Youtube’un, ilerleyen yıllarda eklenecek farklı yeniliklerle birlikte oranlarını daha da artırması öngörülüyor.