Instagram; görsel üzerine kurulu dünyasında, özellikle son dönemde video paylaşımına odaklanan bir sosyal mecraya dönüşmeye başladı. Hemen hepimiz Instagram ana akışta vakit geçirmektense telefonu elimize aldığımız gibi reels sekmesine geçiyoruz.
            Bunun yanında Geçmişte Snapchat’in anlık hikaye paylaşımını kendi bünyesine katan Instagram, reels özelliğini de Tiktok’dan esinlenerek bünyesine kattı. Ancak sosyal medya kullanıcılarına Instagram’ın kısmen yazılı kısmı fazla gelmiş olacak ki yoğun bir şekilde sadece anlık fotoğraf paylaşımına izin veren BeReal mecrasına kaymalar yaşandı. BeReal da bu kullanıcıları elinde tutmak için yeni güncellemeleri ihmal etmiyor.
            Görsel dünyanın bu denli ön plana çıktığı, odak süremizin 2000 yılında 12 saniye, 2015 yılında ise 8,25 bir dönemde gün geçtikçe sonsuz timeline akışında bir içeriği anlamak için ayırdığımız süre, tanıdığımız tolerans azalmaktadır.
            Instagram ana akışta geçirilen sürenin azlığının farkında olarak gelişimini ve algoritmalarını sürekli video paylaşımı üzerinden güncellemeye devam ediyor. Bunun yanında video paylaşımlarının tamamının reels sekmesinde toplanması bu standardizasyona da yol açıyor. Reels izlerken profili ziyaret etmek istediğinizde de direkt olarak profilin reels sekmesine yönlendiriyor. Durum böyle olunca da, sosyal mecra kullanıcıları için videolar daha önemli hale geliyor.
            Ayrıca, organik etkileşim yakalamak için, ana akışa düşen videoların mevcut takipçi etkileşimi ile rüzgarı arkasına alması, bu videonun reels akışında benzer kullanıcıların önüne çıkmasını sağlayarak izlenme oranlarını da artırıyor.
            Reels videolarının algoritmada kendisine yer edinmesinin, reels akışına düşmesinin koşulları yorum sayısında, kaydedilme ve paylaşılma sayısında gizlidir. Bu etkileşimden herhangi birini alan video, Instagram’ın algoritmasında, her seferinde öne çıkmaktadır.
            Tüm bu avantajlarının yanında, düşük odak süresi ve kişiselleştirilmeye yönelen algoritmalar kapalı bir sisteme neden olmaktan da geri durmuyor. Ortalama izleme sürelerinin 4-5 saniye civarına düştüğü bu dönemde takipçilerinizin ilgisini çekecek içerikleri nasıl oluşturabilirsiniz?
            Öncelikle dikkat etmeniz gereken en önemli unsurlardan biri, reels videosunda birkaç fikri aynı anda vermeye çalışmaktansa ilk 2-3 saniyede izleyiciyi videoda tutacak ve merak unsurunu tetikleyecek küçük bir sihir yapmak. Bunun yanında marka vurgusunu değil fikri öne çıkarmak avantajınıza olacaktır.
            Bu video paylaşımlarının markanızın dünyasında bir bütünün parçaları olması ve markanızın hikayesini izleyiciye geçirmesi için de seri videolar hazırlamak ve bütün bir hikayenin parçalarına parçalayarak aktarmak etkileşiminiz ve takipçilerinizin hesabınız ile bağ kurmasını sağlayacaktır.
            Videolarınızın ile 2-3 saniyesinde üründen ziyade, ürünün tüketicinin/ takipçinizin hayatında neyi dönüştüreceğine dair soruya cevap vermeniz gerekiyor. Çünkü tüketicilerin merak unsuru bu ürünün sadece faydasında tetiklenmiyor artık. 2023’ün ortalarına geldiğimiz bu dönemlerde, ürünü tüketmenin tüketicinin hayatında neyi dönüştüreceğine ve bu dönüşümde tüketici kendi hikayesine ne katacağına bakmakta.
            Son olarak tüm bunları sadece 10-15 saniyelik bir videoya sığdırmanız ve etkileşim algoritmalarınızı ayakta tutmak için düzenli olarak paylaşım yapmanız gerekiyor. Tüm bunları yaptığınızda dijitalde etki yaratabilir misiniz? Elbette, hem de tahmininizden daha çok ancak unutmamak gerekir ki dijital dünyanın zeitgeist’ı kendini çok kısa sürelerde yenileyen ve dönüştüren bir ruhtur.